RAVİ
İbnu Abbas

HADİS
Hilal İbnu Ümeyye (ra) Resulullah (sav)'ın yanında, hanımının Şerik İbnu Şahma ile zina yaptığını söyledi.Resulullah (sav): "Ya delil getirirsin veya sırtına hadd tatbik edilir" dedi. Hilal: "Ey Allah'ın Resulü! Birimiz, hanımı üzerinde bir adam görse, koşup delil mi arayacak?" dedi. Resulullah (sav) önceki sözünü tekrar ediyordu: Ya delil getirirsin ya da sırtına had uygulanır." Bunun üzerine Hilal: "Seni hak üzerine gönderen Zat'a kasem olsun doğruyu söylüyorum. Mutlaka Allah sırtımı hadden kurtaracak bir vahiy gönderecektir" dedi. Cibril (a.s.) indi ve şu vahyi indirdi: "Karılarına zina isnad edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şahid tutmasıyla olur. Beşincisinde eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler" (Nur 6-7). Resulullah (sav) oradan ayrıldı. Onlara adam gönderdi. Hilal geldi (lanet okuyarak) şehadette bulundu. Resulullah (sav): "Allah biliyor ki, ikinizden biriniz yalancısınız, tevbekar olanınız var mı?" dedi. Sonra kadın kalktı, o da şehadetde bulundu. Kadın beşinci şehadette iken kadını durdurdular ve: "Beşince şehadet, (yalancı olduğun takdirde) şiddetli azab gerektirir" dediler. İbnu Abbas der ki: Bunun üzerine kadın durakladı ve sükut etti. Öyle ki, yeminden rücü edeceğini sandık. Sonra: "Hayır, vallahi kavmimi bundan böyle mahcup hale düşürmeyeceğim" dedi ve yeminini tamamladı. Resulullah (sav): "İyi bakın, eğer bu kadın gözleri sürmeli, kabaları iri, bacakları kalın bir çocuk doğurursa bilin ki bu çocuk Şerik İbnu Sahma'dandır" buyurdu. Gerçekten de bu evsafta bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine Resulullah (sav) şöyle söylediler: "Eğer, Allah'ın Kitabı'nda kadının yemini ile haddin düşeceği hususunda hüküm gelmemiş olsaydı, (çocuktaki bu benzerlikten hareketle kadının zaniliğine hükmederdim ve) onun benden göreceği vardı."

KAYNAK
Buhari, Tefsir, Nur 3, Şehadat 21, Talak 28; Ebu Davud, Talak 27, (2254); Tirmizi, Tefsir, Nur, (317


DERTLILERE DERMAN BENIM


Katre sanan bilmez beni,
Deryalara umman benim.
Munkir olan bulmaz beni,
sadıklara Âyân benim.

Geçtim dünya kesretinden,
Hazzım tevhid lezzetinden,
Hâmhane-i vahdetinden,
Müdam içen sekran benim.

Terkeyledim nâm’u şânı,
Fedâ ettim O’na cânı,
Keşfoldu sırrı sübhâni
Esrarından hayran benim.

Bilmez oldum mah-ı visalim,
Mansur hali oldu halim,
Enel hak’tır daim kâlim,
Maksud olan canan benim.

Hüsam neyler cân’u teni,
Çün gayriden oldu beri,
Talip olan gelsin bari,
Dertlilere derman benim